30 Aralık 2014 Salı

Yeni Yıla Bir Adım:)

  Ve bir seneyi daha ardımızda bıraktık; parlak bir iz olarak.. Geçen sene bu zamanlar çok üzülüyordum 2013'ten ayrılacağım için; hayatımın en güzel senesini nasıl olur da öylece bırakabilirdim? Ve yepyeni bir seneye daha nasıl cesurca adım atabilirdim? Fakat her senenin kendine has sürprizleri vardır ve bu yüzden heyecanlıdır aslında. Yepyeni anılar ve deneyimler, ve tabii ki yeni başlangıçların zamanıdır yılın ilk günü. Ve bir kez daha cesurca gülümsemektir; bu sene öbüründen de güzel olsun diye düşünerek..
  Hayal etmektir; gerçekleşmemiş olanlar gerçek olsun diye..
  Cesur olmaktır; doğru kararlar ve yeni seçimler için..
  Gülümsemektir; hayata karşı; pervasızca ve umursamazca..
  Çılgın olmaktır; herkese ve her şeye karşı.
  Ve yüzünü gökyüzüne kaldırmak ve bağırmaktır: Yaşamak budur işte diye!

Kederlere ve pişmanlıklara bir nokta,
Sevinçlere virgüller koymaktır..
  
   Yeni yıl, herkese gökyüzünden neşe yağdırsın umarım:)

Senenin son şarkısı da bu tatlı düet olsun..:)




 

24 Aralık 2014 Çarşamba

Antika Dükkanında Bir Dev

   Kendinizi hiç antika dükkanında bir dev gibi hissettiğiniz oldu mu? Demek istediğim, aslında her şeyin çok güzel ancak bir o kadar da kırılgan olduğu, tek bir hareketinizle bile herhangi bir şeyin kırılacağı bir dükkan..
    Etrafım çok sevdiğim, ışık saçan, pek değerli antikalarla dolu sanki.. Hepsine büyülenmiş bir şekilde bakıyorum, hepsi birbirinden güzel.. Hiçbirine katiyen zarar vermek istemiyorum; aksine daha da parlamalarını sağlamak istiyorum. Ama ben bir devim, ufacık bir hareketim bile herhangi bir şeyin kırılmasına ve elimden kaymasına yetebilir.. Kollarımı gövdeme yaklaştırıyorum, hislerimi de kalbime.. Ve en önemlisi, pervasız sözcüklerimi içimdeki zindanlara kapatıyorum.. Ne zaman biri hapisten kaçsa minik çaplı bir kaosa neden oluyor..
    Bazen öyle bir ruh haline girersiniz ki, sanki dört duvar üzerinize kapanıyor. Ne onları itebilir, ne de bir kaçış yolu bulabilirsiniz.. Çaresizlik kadar amansız, acımasız, korkunç bir duygu var mıdır acaba. Sanki sizi bir noktaya kadar getiren ne duygu varsa; sevgi, saygı, nefret, kin, özlem, umut, hepsi çaresizliğin açtığı kara delikte yok oluyor. Ne kadar çırpınırsanız o kadar dibe batacağınız bir bataklık gibidir bu his. Derinlere battıkça gözlerinizin önünden kısa anlar geçer: Bembeyaz, göz alıcı bir ışık, ışığın içinde muhteşem bir antika dükkanı ve gülümsemenizi sağlayan küçük anılar. Ve daha derinlere battıkça ışık zayıflar ve zayıflar.. Antika dükkanı soluklaşır, gördüğünüz son görüntü kırık parçalardır. Her yer ve her şey, kırıklarla dolu. Etrafta hayal kırıkları mı var yoksa? Elinizi uzatırsınız, düşen her bir parçayı yakalamaya çalışırsınız, kurtarmayı ve kurtulmayı dilerseniz. Elinizi derin suların içinde gökyüzüne uzatır; okyanusa dönüşen bataklığa bakarsınız son defa. O da ne? Okyanusun masmavi sularında yüzlerce, binlerce parlayan küçük ışık parçacıkları var.. Her taraf ışık parçacıklarıyla çepeçevre. Ve birden anlarsınız; etraf antikaların kırık cam parçacıklarıyla dolu..

         

13 Aralık 2014 Cumartesi

Haftasonu Müziği


       Oh my God I see how everything is torn in the river deep
             And I don't know why I go the way
                  Down by the riverside

AGNES OBEL - RIVERSIDE

11 Aralık 2014 Perşembe

Bağlanmayacaksın...

    Ben daha küçükken okumuştu babam bu dizeleri.. Dünü dünde bırak, yarını yarın düşün.. Bugün sadece "şimdi"yi yaşa... 

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam" demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim" diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi hem de hep senin
kalacakmış
gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...


                                                        Can Yücel