Çarşamba sabahı uyandım. Yatağımdan kalktım. Her zamanki gibi telefonumdan saate baktım: 10.08
Oh, derse daha var. Oda çok karanlık, biraz ışık lazım. Şu kalın perdeleri de bir çekelim hele ışık girsin. Ve o kalın perdeleri açtığım an bembeyaz bir örtünün altına saklanmış üniversite kampüs manzarası. Bir şaşkınlık. Nasıl yani? Dün günlük güneşlikti. Geçen gece mevsim mi değiştirdik yoksa? Dün sabah kuşlar ötüyor, güneş ruhumuzu ısıtıyordu; bir gecede kampüs beyaza boyanmış. Tabi yılbaşından bir gün önce böyle bir manzaraya uyanmak güne neşe katmaya yeter de artar.
Bu yıl orijinal bir yılbaşı geçirdik. Kar tanelerinin zarif bir şekilde kirpiklere konduğu bir yılbaşı. Bulutlardan pudra şekeri yağıyor; kocaman paltoların içinde kaybolmuş minik çocuklar babalarına kar topu fırlatıyordu. Bugün "yabancı" kavramının bir günlük de olsa yürürlükten kalktığı gün. Herkes birbirine yeni yıllar diler, yüzlere kocaman gülümsemeler yayılır. Etrafta fırından yeni çıkmış tarçınlı kek kokusu, buram buram... Kar bazı caddelere sükunet ve biraz da hüzün getirmiş. Çamların dallarından beyaz yapraklar dökülüyor, bacalardan hafif bir duman tütüyor. Kara bulanmış bir köpek bir köşede büzüşmüş, uyuyor. Şöminede bir ateş çıtırtısı. Arka planda bir müzik fısıltısı. Rüzgarla kıpırdayan bir yaprak hışırtısı. Kar; etrafın sesini kısmış, huzurun sesini açmış. Ve bu güzel tabloya yakışır bir koku ekleyelim: Karamelli mocha kokusu.
Hepimizin içinden gelen bir his vardır hani. Basılmamış Kar'a basma hazzı. O beyaz, saf kara basmanın verdiği hoş his. Bir yandan bozmak istemezsiniz, olduğu şekilde güzeldir. Diğer yandan ise içinizden gelen bozulmamışı bozma hissine karşı koyamazsınız. Diğer karlı yerler güzel değildir çünkü başka birileri
üzerine basmış,
üzerinde oynamış,
üzerinden geçmiştir.
Yılın son gününe en güzel şekilde girdik. Bazı caddeler süslü, canlı, insan dolu. Kardan adamlar sizi selamlıyor, kar topları havada uçuşuyor. Dükkanlardan müzik sesi yükseliyor, kahkahalar etrafa neşe saçıyor. Yeni yıl için hazırlanmış bu caddeler pek bir şık, pek bir davetkar.
Arkada kalmış gösterişten ırak caddeler ise aslında bir tablonun gerçekleşmesi gibi. İnsan yapımı süslerden yoksun, kardan adamların uğramadığı yerler. Doğa kendi süsünü etrafa saçmış; kristaller eşsiz bir manzaraya ev sahipliği yapıyor. Etraftaki tek müzik rüzgarın söylediği bir melodi. Ayak izlerinin olmadığı kar; arabaları ve yolları kapamış. Ağaç dalları karları taşıyamayacak hale gelince bir silkeleniyor ve yükünü yere bırakıyor.
Küçük bir çocuk pencere kenarında masum bir dilek dilemiş. Bu yıl tek bir dileğim var; ne bir oyuncak ayı ne de biraz şekerleme. Tek dileğim bembeyaz bir yılbaşı. Yanıt gelmiş:
Dileğiniz kabul edilmiştir.
*2016 hepiniz için çok mutlu geçer umarım.
Daha fazla iyi ki, daha az keşke ile.
Daha fazla cesaret, daha az korku ile.
Daha fazla affetmek ve kabullenmek , çok daha az kavga, kırgınlık ile.
Ve tabii ki çok daha kahkaha ve azıcık gözyaşı ile.
Yapamadıklarımızı yapmak için şans, fırsat ve umut dilerim:)
*Yeni yılın ilk müziği de Chris Botti yorumuyla No Ordinary Love olsun bakalım.