30 Ekim 2018 Salı

Serotonin Sarhoşu

ve bazen, sadece tek bir an, sonsuzluğa uzanan minik bir yağmur damlasında, bir müziğe rastlıyorsun. Enstrümanlar öylesine güzel bir harmoni oluşturuyor ki, sen de bir parçası oluyorsun.
Parça.
Bütün.
Hepimiz büyük bir bütünün kayıp parçaları mıyız,
    yoksa biz miyiz bir bütün, ve geri kalanlar benliğimizden kopan parçalar..?

Müziğin büyüsü, gizemi, maneviyatı ve spiritüalliği. Notaları kelimelerle anlatabilir misiniz? Hiç duymamış birine nasıl müziği anlatırsınız? Belki de hisler. Evet, hislerden bahsederim.

Bir nevi sevgi, ama büyük olanlardan. Hani emin olmadığımız sevgi türleri vardır ya, papatyalardan kopan yapraklara güveniriz bir hissi tanımlamak için. Müzik için aldığım nefes, notalarla eş değer atan kalbim ve serotonin sarhoşu hislerim... Evet, bence buna güvenebilirsiniz sevgili ruhuyla işiten insanlar. 💮

ne egoist bir yaklaşımdır, bir müziği tanımlama çabası.
Müzik seni seçer,
           sana dokunur,
                    özüne iner,
                            benliğinde bir keşiftir;
sonu olmayan bir döngü.

    


Complicated Mass of Humanity


Then you'll you'll discover quite quickly how extraordinary a life was meant to be, could be
And it's, it's just we get so messy, it's not that we are doing lots of wrong things, our mind is so messy
We don't keep it simple
And we end up making the life that we are living, so in-ordinarily complicated
Completely unnecessarily, and it's such a shame to end up feeling, in a real muddle, while actually, you ought to be having the time of your lives

It doesn't actually take very much to make the deepest part of us incredibly happy
You know?
Just to be here, just to appreciate
Appreciate being here
To feel that you're alive
To be in touch with your heart
That's it
That's it

It takes mindfulness to come to a human life
And then above that, it takes mindfulness and virtue, to come to a fortunate human life
Why can't we do it?
And yet the world is creaking under the strain of this in-ordinarily complicated mass of humanity and actually you know, it's really simple 

Burgs-Mt. Wolf


11 Ekim 2018 Perşembe

2611 km

2611 km.

There I was, sitting on the roof of the world
There I was, there I was
Not knowing how I got there
Or how to leave
Everyone says I was lucky to have got there
As not many can
Truth be told I was saved
By the love, of a good man
Who came and got me
And brought me down
From on up there
And I'd be lying if I didn't say
 I missed it now and then
But I have no wish to go back there 
                                                   (Dido)

2611 km.

2 Ekim 2018 Salı

Özlem denilen boktan his

  Özlem bazen çok boktan bir his. Dünyanın tüm pis, kokuşmuş ve kötü yanlarına karşı koymanın en etkili yolu, sevdiğinin sımsıkı sardığı kollarının arasında o sıcak sevgiye tutunmaktır aslında. O tanıdık kokusunu içine çekmek, derin sesini dinlemek ve kalp atışını hissetmek.
  Bedenler birbirinden uzak kalsa da kalpler arasına mesafe girmez. Aynı anda atıp, aynı hissi mesafeler ötesinden yaşarlar.
  Mantık ile duygu arasındaki ezeli rekabet; siz birbirinizin kayıp kardeşisiniz. Aynı hikayeyi farklı üsluplarla anlatıyorsunuz. Ne kadar zıt görünseniz de bir araya gelince mükemmel bir gri meydana getiriyorsunuz. Fakat, konuşma tarzınız, aldığınız kararlar, kişiliğiniz bir farklı görünüyor dışarıdan bakınca. Eh, bu da bir ön yargı işte. Kırılması gereken, bozuk bir yargı. Mantığı erkek, duyguyu kadın düşünürüz. Halbuki hiç bilmeyiz ne güçlü kadınlar vardır, duygularını bir kutuya kilitleyip en zorlu kararları mantığı ile alan. Ve hislerini öyle yoğun yaşayan adamlar vardır ki, kalbini açıp duygularını özgür bırakan. Mantık güçlüdür, duygu zayıf. Mantık gerçektir, duygu yalan. Mantık doğrudur, duygu yalan. Hep bu tarz kelimeleri yaşama saldılar, uçsun ve insanların içlerinde yer edinsinler diye. Bu yüzden erkekler duygularını sakladı, kadınlar mantıktan ırak olmakla yaftalandı. Gerçek ise bundan biraz farklıydı. Aslında mantık ile duygu, uzlaşmacı bir ilişkiye sahipti. Bu bir denge meselesi. Zaman gelir, duygularına kulak verirsin. Aşk nefreti alıp gelir, özlem güvensizliğe bakış atar. Zaman geçer, mantığı dinlersin. Kalbine kulak vermeden aldığın her karar, hayatına karanlık bulut olup çöker. Denge kurmak lazım. Her ikisi arasında ince bir ipten geçecek, riskli bir oyun oynayacaksın. Bir yöne fazla ilerlediğinde denge bozulacak, düşeceksin. Ortada kalmak lazım bazen. Ama, insanız, zayıfız, yapamayız.

Zor.
Çok zor.
Özlem boktan bir his.
İpin karanlık tarafına yürüdüm, ve düştüm.