Yol... Ne severim bu kelimeyi. Karlı bir Aralık sabahında içinize çektiğiniz hava gibi taptaze bir kelime. Yağmurda içilen sıcak çikolata gibi keyifli. Bazen de, kalbinizde çalan hızlı tempolu bir müzik gibi heyecan verici. Hepsinden öte, merak denilen müthiş duygunun kıvılcımına sahip. Çünkü bu hayat denen yolculuğu güzel yapan rota değil, yolun ta kendisidir.
Kah güneş açar bu yolda, bahar gelir ve tatlı rüzgar yüzünüze güzel haberleri üfler. İçinize umudun toprak kokusunu çeker, yolun ötesine hevesle bakarsınız. Bazen ise, kara bulutlar toplanır ve yola gölge düşer. Yağmur, toprağa narince konmaz, içindeki öfkeyi çakıl taşlı yolunuza boşaltır. Korkarsınız, artık yolun sonu gözükmüyordur. Belirsiz geleceğe kaygıyla bakar, gri bulutların ardındaki gün ışığını ararsınız. Ama öyledir işte yol; belirsiz, umulmadık ve şaşırtıcı.
Yeterince yürürseniz, bir yol ayrımına gelirsiniz. Bazen küçük ayrımlardır bunlar; ana yolun paralelinden gidersiniz. İstikamet aynıdır, alternatif yoldan ulaşmayı seçersiniz. Küçük seçimler, ufak kararlar ve kendinden emin adımlar yeterlidir.
Ve bazen, hayatınızda ender karşılaştığınız ana yol ayrımlardan birine denk gelirsiniz. İşte o zaman başlar asıl yolculuk. Çok hızlı düşeriz şu yanılgıya: Bir yolu güneşin ısıttığına, diğerini ise sağanak yağmurun ıslattığına inanırız. Halbuki her yol, her mevsimi yaşayacaktır. Bilmeyiz. Düşünmeyiz. Tedirgin oluruz, doğru kararı verme sorumluluğunun altında eziliriz. Hangisidir bizi çok ısıtıp az ıslatacak olan? Bilmeyiz ki en çok ıslandığımız yolların sonunda gizlidir en çiçek kokulu istikametler. Korkarız, kısa bir bahar uğruna koskoca yazı kaçırdığımızı ise hiç bilmeyiz.
Yol Ayrımı. Hayatta ender karşılaştığımız, ana yol ayrımı. Seçim: Gitmek ya da kalmak. Hangisini seçersen seç, hepsi sana yeni yol ayrımları verecek. Kazanmak ya da kaybetmek gibi değil, her ikisinde de kazanıyorsun: Önemli olan bu yola hangi gözlükle baktığın. Pozitif gözlüklerini taktığın sürece sağanak yağmurda dans edebilir, kara bulutlara sarılabilir ve şimşek gibi parlayabilirsin. İnsanlığın çok kullandığı, paslı ve eski diğer gözlüğü seçersen en güzel papatya bile seni gülümsetemez.
Doğru yol yok, doğru gözlük var.
Doğru seçim yok, geniş bakış açısı var.
Tek bir yol yok, uzun yol ayrımları var.