1 Haziran 2013 Cumartesi

Beğeniyle Cahillik Arası İnce Çizgi

 
    Geminin güvertesinde üç adam karşılarındaki deniz ve günbatımı manzarasını seyrediyor... Bu adamlardan biri ressam, biri mühendis biri de psikolog... Ressam bu manzaraya baktığında turkuazından lacivertine okyanusun rengarenk büyüsüne kapıldığını ve gün batımının önünden geçen kuşlarla ne muhteşem bir manzara resmi yapabileceğini düşünüyor.. Mühendis bu manzaraya baktığında suyun kütlesini düşünüp hesaplıyor, bir havuzu okyanus suyu ve balıklarıyla doldurup satsam tutarmı diye düşünüyor... Ve psikolog, hastalarına bu gibi huzur verici manzaraların ne kadar iyi geleceğini ve ruhlarını dindireceğini düşünüyor...

  Çoğu insan aynı şeye bakar, ama o kadar farklı şeyler görebilir ki.. Buna bakış açısı diyebilirsiniz, algıda seçicilik diyebilirsiniz, benim için insan baktığı yerde ne görüyorsa kişiliği hakkında az çok bilgi sahibi olabilirsiniz. Bunu anlatıyorum çünkü bu olay ben ve hocalarımdan biri arasında neredeyse tüm sene devam etti. Hoca Pembe Topuk, kesinlikle insan olarak iyi biri. Hoca olarak iyi biri. Bizle iyi anlaştığından arkadaş olarak iyi biri. Ama kişiliğe gelince daaaatt!! Ben neysem o tam zıttı! Yani, ikimizde aynı müziği dinliyoruz, ben ne kadar zevk alıyorsam o, o kadar dalga geçip gülüyor. Aynı kitabı okuyoruz,kitap ta Jack London - Vahşetin Çağrısı hani, ben Buck'ın hikayesini seviyorum, onun evcil köpekten vahşi bir kurda dönüşmesini okuyorum, ona göreyse kitabın özeti: köpekler koşuyor... Ben ne kadar köpekleri, hayvanları, doğayı seviyorsam o köpek denilince bile ürküp onu elleyeceğime ölürüm daha iyi diyor.. Hocam, tamam, saygım var size tabiki ama yüzünüze bakıp o dalga geçip teyze dediğiniz kişi Whitney Houston be !!! Ya da o köpekler koşuyor diye özetlediniz kitabın London'ın başyapıtı olarak bilinen, dünya edebiyatında önemli yeri olan bir kitap olduğundan haberiniz var mı? Hayatın anlamı vitrindeki pembe ayakkabıda değil, farkında mısınız? Cevap veriyorum: Hayır. Tamam, belki şakalarınız kaliteli olabilir ama dünyaya bakış açınızın bu kadar sığ olması çok fena. Bunu neden mi yazıyorum, neden kimseyi değilde en çok beni rahatsız ediyor? Hiç bir fikrim yok. Belki siz Mercury'e sıkıcı dede derken gülenler içinden sizin için üzülüyordur. Gerçekten, dede mi?! Cidden o dersten kaçıp kurtulmamak için zor tuttum kendimi. Sorun renkler ve zevkler tartışılmaz olayı da değil artık, belki onu sevmiyor olabilirsin ama yaptığın yorumların "bunu beğenmedim" 'den "whitney teyze hohoho" 'ya geçmemesine dikkat etmen lazım. Beğeni ile cahillik arasında cidden ince bir çizgi var. Bu çizgiyi aştın mı gülümseyen suratlar devrilen gözlere, alaycı gülüşlere, hızlıca yapılan fısıldaşmalara döner. Neyse, umarım çizgiyi "en azından" daha az geçersiniz bayan Pembe Topuk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder