Ne yazık ki zorlu, sıkıcı ve işkenceden farksız bir sene beni ve milyonlarca genci bekliyor.. Önce bateri kursumu bıraktım, sonra yazmayı ve en son da uykuya sırt çevirdim.. Test kitapları üst üste dizilip yavaş yavaş sonu bitmeyen bir gökdeleni oluştururken, hiç bir şekilde kendimi enerjik hissettirmeyen kahveler dostlarım oldu.
Daha yazın bitmesine bir hafta var; ancak yaz benim için uzun zaman önce bitti. Matematik kitabını açtığım an sert bir kış rüzgarı yüzümü yaladı. Ürperdim. Saatler problemlerin arasında yavaş yavaş öldü sanki.. Daha her şeyin başlangıcı olmasına rağmen çok genç var benimle aynı durumu yaşayan. Bazıları ailenin yüz karası, bazıları son umut kırıntısı.. Doktorların içinde bir tembel ve başarısız bir ailenin son umudu yanyana oturuyor bir köşede. Bir tarafta ne bir üniversite hayali kurmuş ne de geleceğinin tek bir köşesini bulmuş çocuklar.. Ve gününü gün eden, gülüşen ağustos böcekleri. Ben kesinlikle bir karınca değilim; tıpkı bir ağustos böceği olmadığım gibi. Ağustos karıncasıyımdır belki de. Şimdi çalışır çalışır, sınavlara girer çıkar ve güneş yüzü görene kadar çalışırım; dayanabildiğim kadar.
Ah, ah! Benim pembe dünyamda ne adaletli ve ne harika eğitim sistemleri vardı halbuki. Parolamız "Gençlik bir kere yaşanır!" idi. Yazlarını ve kışların bir kısmını güzel geçirip, kara kışta bir düzene uyacak; öyle çalışacaktık. Dersane-Okul-Ev üçlemesi ve araya sıkıştırılmış bir gram uykunun sağlığa zarar olduğunu düşünüyorum ben. Sadece bedene de değil, ruhum da birkaç yaşı atladı sanki.
Ancak pembe dünyamı şimdilik kendime saklamam gerek. Tabi bu pozitif olmama engel değil. Hayalimizdeki gelecek için, üniversite için, meslek için ve en çokta hayatın en parlak dönemi olan "gençlik" için çalışıyorum. Logaritmalar ve Yazım Kuralları gençliğimi güzel geçirmemi sağlayacaksa, sıradaki durak Cilalı Taş Devri!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder