Bu ara doğrunun ne olduğunu sorguluyorum. Hayattan yanlışları çıkarınca geriye kalanlar mıdır? Çocukluğumuzdan bu yana bize söylenen, yapmamız gerekenler midir? Aileden, arkadaşlardan, çevreden, kültürden, tarihten etkilenir bu sözcük. Filmlerde her zaman bir iyi adamımız vardır karşısına kötü adamı alan. Hayatta değişmez doğruların olduğu bir gerçek; fakat bazen geride kalıp düşünüyor insan: Bazı doğrular neye göre ve kime göre doğrudur?
Zaman geçtikçe bu sözcüğe farklı tanımlar ekleriz. Hayatın bize sunduğu en önemli hocalar deneyimlerdir. Bir deneyim size yepyeni bir doğru öğretebilir. Önceden yanlış adı altında etiketlenen gerçekler yepyeni bir kimlik bulabilir. Hocamızın öğrettiği her bir ders sonrası kelimemiz yeni bir tanım kazanır. Asıl mesele; bu kelimeye alıştığımız tanımın mı sonradan kazanılan tanımın mı daha çok yakıştığını çözebilmekte sanırım.
Kendi doğrumuzu kendimiz belirlemeliyiz belki de. Kendi tanımlarımızı yazmalıyız. Ailemiz, canımız. Sırtımızı dayayacağımız bükülmez direk. Öte yandan gerçek bir dostun verdiği güven ve sıcaklık, onun sana verdiği doğru tanımına ne demeli? İçinde yaşadığımız kültür ve çevreyi de göz ardı etmemek gerek. Tüm bunlar doğru tanımını çevreleyen sınırlar aslında.
Sadece kısa bir an için, çok kısacık bir an için tüm bu sınırların üstünü çizin. Teker teker kalksın o sınırlar. Bambaşka bir kültürde yetiştiğinizi, ailenizin ve çevrenizin çok farklı olduğunu hayal edin. Başka okullar, farklı semtler, değişik gelenek ve görenekler... O zaman bu sözcüğe yine aynı tanımı yazar mıydınız? Belki evet, belki hayır. Bana sorarsanız hayat, deneyim ve zaman bu sözcüğe en doğru tanımı yazacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder