2 Haziran 2018 Cumartesi

Mezuniyet Alanı Chapter 3

  Aradan yıllar gelip geçiyor, insanlar geliyor, anılar geçiyor... Ancak benim Mezuniyet Alanı yazılarım geleneğini bozmadan hep yerinde kalıyor. Gür ormanın ardında kaybolmaya yüz tutmuş güneş, sadık yarim mavi kulaklıklarım ve sıcacık white mocha'm. İşte bu, mükemmel üçlü.
  Yıl olmuş 2018, 8 sayısına olan düşkünlüğümden olabilir ama sanki bir güzel geldi bu sene. Aslında bu seneye ürkek bir adım atmıştım. Bu yıla hafif bir bakış atıp, ortalığı kolaçan edecektim. Eğer tatlı duruyorsa içeri girecek, yok hayır, hafif karanlıksa girmeyi reddecektim. Ne o, hep 2017'de yaşayamaz mıyım? Ben ne insanlar gördüm, hep geçmişte yaşayan. An nedir bilmeyen, zamanda kaybolmuş tiplerdi. Ancak ben öyle değilimdir, cesaretimi sırtıma yüklenir ve kalbim merakla çarparken yeni yıla balıklama atlarım. Özyeğin'in bana neler sunacağını nasıl olur da merak etmeyeyim, öyle değil mi?
  2.sınıf zorlayıcı, mücadele gerektiren ve insanı yoran türden. Kütüphaneyi geceleri biz kapıyoruz, sabahları kahveyle ayakta duruyoruz ve beynim fazlasıyla yorulmuşken beyin hakkında ders görüyoruz. Ancak psikolojide 2.sınıf, uğruna savaşmaya değen bir sevgili gibi. Seni yoruyor, bazen de canından bezdiriyor. Ancak merak ediyorsun, onun hakkında her şeyi bilmek istiyorsun. Beraber geleceğiniz üzerine çok düşünüyor, fazlasıyla plan yapıyorsun. Her stajda onu daha yakından tanıyor, psikologlar ile yaptığın ilgi çekici konuşmalarda onun hakkında daha fazla bilgiye ulaşıyorsun: Psikologlarla yapılan bir stalk gibi. Ve o bitmek bilmeyen güzelim psikoloji kitapları var ya, işte en eğlenceli tarafı bu. Kelimelerin sana bir vizyon katacağını bilir miydin? Kitapların, yaşadığın hayatı tüm detaylarıyla ve güzel incelikleriyle gözler önüne sereceğini? İnsanları yargılamadan önce 3 defa düşünüyor, ilişkiler üzerine daha çok kafa yoruyorsun. Artık her bir davranışın, sahte gülümsemelerin ve anneden gördüğün sevginin, hayattaki anlamına sahipsin. Sevgili Üniversitem, bana farkındalık ve vizyon kattığın için teşekkür ederim.
  Bir arkadaş, Boğaziçi'ne yüksek lisans başvurusu için gider. Not ortalaması üst düzey, kendine duyduğu güven şahane. Akademisyenler CV'sine bakar ve der ki: "Neden bu kadar yüksek bir ortalamaya sahipsin? Tüm üniversite hayatını sadece ders çalışarak mı harcadın?" Ve o arkadaş yüksek lisansa kabul edilemez.
  (Experience çalmaya başladı, canım) Ve sen, sevgili ÖZÜ! Sevgili 2018 hayatına girerken bana eşlik eden sevgili güzel üniversitem! Bana kattığın güzel arkadaşlıklar, sosyal hayat ve en harika ekip olan YYK için teşekkür etmek istiyorum.
   YYK ile organize ettiğimiz en korkunç Halloween partisi için, sıcak çikolatalı akustik geceleri için, Thales'te beraber oynadığımız tabular için ve beraber döneme beyazlar içinde veda ettiğimiz için;
   Arkadaşlarımla dostlarımı aynı potada eritip "multifriendship" akımını başlattığım, beraber nice doğumgünleri kutlayıp Kadıköy'de en güzel anıları beraber paylaştığımız için;
  Okulun ilk festivalinden tut, çeşitli konserlerde çılgınlarca dans ettiğim, ardarda içtiğim kokteyller için aptalca gülümsediğim, karaokelerde dostlarımla çılgınca şarkı söylediğim, arabada son ses müzik açıp "itlik" yaptığım, gecenin 4'ünde künefe yemeye gittiğim için;
   Yepyeni macera dolu seyahatlerle Kocaelinde dostlara yapılan bir baskın için; Eskişehir'de öğrenci milletinin ele geçirdiği bu güzel şehre ayak basabildiğim için,
   Bir projeye katılıp hayatlara dokunabildiğim ve tüm o annelerin, tüm o çocukların yüzünü gülümsettiğim için;
   Nice kötü zamanlarda ıslak omuzlar, gandalf alıntılarıyla teselliler ve kalbe atılan dikişlerle karanlıkta bir mum gibi hissettirdiğin için;
   Aşkın sadece alev alev yanan bir kıvılcımdan fazlası olduğunu, aslında aşk denilen hissin derin bir dostluk, bağlanma ve destekten oluştuğunu gösterdiğin için;
   Teşekkür ederim.
   Seneye Erasmus rüzgarı esecek, yeni ve bembeyaz bir sayfa ardına kadar açılacak. Heyecan, merak ve özlem birbirine dolandı. Geleceğe duyulan yaşanmamışlığın özlemi, ileride duyacağım derin hasretin gölgesi altında. Dün verdiğim veda gecesinde Özyeğin'in bana kattığı müthiş dostluklar masamdaydı. Arkadaş sandığım, bağımın yeterince güçlü olduğunu göremediğim sevgili yürekler... Meğersem ne kadar da yanılmışım. Birbirinden ayrı, farklı renkler bir masada gökkuşağı oluşturdular. Eğlence temalı olacağını sandığım gece, duygu merkezli oldu. Ağlayarak bana sarılanlar, "gitme!" diyenler ve sensizliğin eksikliğinden bahsedenler... Ne güzel dostluklar kurmuşum, haberim yokmuş. 2018 bana Özyeğin'den harika insanlar tanıştırdı, sevdim ve sevildim. Değer verdim, değer gördüm. Nice güzel kalplerde yer edindim.

  Ve ben, şu an, 2018 tarihli ve 2.sınıf zamanlı bir günde, Mezuniyet alanında oturuyorum, pek sevdiğim ormana doğru. Ve gözlerden yiten güneş, kulağımda çalan Debussy ve yarısı bitik kahvemle. Güzel anılarda yaşıyor; güzel anıları yaşatıyorum. Bugün kendimi huzurlu hissettiğim canım Özü'mde bu satıları yazarken, seneye Hollanda esintili kelimeler hakim olacak. Ancak yeniden geleceğim, Mezuniyet Alanında oturacağım ve seneye gelişigüzel bir bakış atıp parmaklarımın geçmişe dokunmasına izin vereceğim.


"İyi ki" kaplı bir sene umuduyla...
02.06.2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder